Ağız ve diş sağlığı neden çok önemlidir?
Ağız ve diş sağlığımızı düzgün olup olmaması, sadece o bölümümüzü değil tüm vücudumuzu etkiler. Bu nedenle ağız içerisinde oluşan herhangi bir enfeksiyon, ödem vb. oluşumlar ile hastaların betimlemesine bağlı olarak apse formasyonu, diş eti iltihabı gibi rahatsızlıkların böbrek, karaciğer, kalp, eklemler dahil olmak üzere vücudun her tarafına nüfuz ettiği görülmektedir. Ağız ve diş bakımına gereken önem ve özeni mutlak surette göstermeliyiz. İnsanlar belki dişi küçük olarak algılıyorlar ve buna umursamazlık gösteriyorlar ama sonucunda kendileri de ne tür risklerle karşılaşıp, ne şekilde sıkıntılar yaşayacaklarını az çok biliyorlar. Sonrasında, maalesef ki durum çok ileri boyutlara ulaşınca da bize başvuruyorlar. O zaman da asıl yapmamız gereken mesleğimizin koruyucu tedavi kısmını gerçekleştiremeden, ya dişi kaybediyoruz ya da ağız dokularında daha değişik ileri boyutlu cerrahiler yapmak zorunda kalıyoruz. Bu nedenle ağız sağlığı her dönemeçte ayrı bir önem kazanıyor.
Diş fırçalamak neden çok önemli? Yemek yedikten hemen sonra dişleri fırçalamak doğru mudur?
Diş fırçalama, ağız ve diş sağlığımızı korumanın en önemli bölümüdür. Fırçalama günde en az 2 kez olmalıdır, 3 kere tekrarını ise can-ı gönülden isteriz. Daha fazlası bizim için daha da mükemmel olandır. Diş fırçalarken öncelikle dikkat edilmesi gereken husus, yemeklerden hemen sonra bu işlemi yapmamaktır. Çünkü ağızda asidik bir ortam oluşur. Bu asidik ortamda o bölgeye aşındırıcı bir şey uyguladığımızda dişlere daha negatif etkide bulunmuş oluyoruz. Biz dişlerin, yemek yenilmesini takiben 30 dakika – 1 saat sonra fırçalanmasını isteriz. Özellikle sabahleyin, kahvaltı yapmıyorsanız bile kalktığınızda dişlerinizi fırçalamanız bizim için çok önemli. Çünkü ağızda bulunan tüm toksinler birikmiş oluyor ve siz onları böylelikle uzaklaştırıyorsunuz. Gece yatmadan önce dişlerin fırçalanması ve sonrasında hiçbir şey yenilip içilmemesi önemli. Ağız bakımının karşı tarafa sağladığı negatif şeyler de var; en basitinden, eksik olduğu durumlarda istenilmeyen bir ağız kokusu oluşuyor. Bu da tabii karşıdaki insan için çok büyük sıkıntılar meydana getiriyor. İşte bundan sebeple biz, “Dişlerimiz insana açılan kapımızdır” diyoruz. Dişlerimizin güzel olması, görüntünün haricinde fonksiyonel olması, konuşmamıza çok büyük etkenler olarak yansıyor.

Cat-cam nerelerde kullanılıyor?
Ağızda mevcut olan dişler bir köprü formasyonunda yapılacağı zaman veya çok büyük oranda dolgusu olan bir dişe, tekrar dolgu yapmak yerine o dişi porselen bir yapıyla tamamlamak istediğimizde bu cihazdan yardım alıyoruz. Renklenmelerin ortadan kaldırıldığı uygulamalarda direkt Cat-cam ile hastalarımız hala anestezinin etkisindeyken, 2-3 saat içerisinde dişleri ağzına yerleştirerek tedaviyi tamamlıyoruz. Bu işlem de hastalarımıza çok büyük kolaylık sağlıyor. Özellikle hastaların tekrar gelme gitme seansını ortadan kaldırmış oluyor. Anestezi geçmeden dişler takıldığı için hasta hiçbir şey hissetmiyor, en kolay yolla dişlerine kavuşuyor ve olay sonuçlandırılıyor. Bunun haricinde ağza büyük kaşıklar girmiyor; ölçü alma pozisyonu ortadan kalkıyor. Çünkü biz direkt bilgisayar ile bunları yapıyoruz, tarayıp direkt üretim için tasarlıyoruz. Klinikte kullandığımız bize büyük kolaylıklar sağlayan, cerrahi yöntemlerde başarı kazandıran, kemiksel boyutta yapacağımız her tür işlemi titreşimli bir boyutta oluşturarak hastaya minimal travma vererek çalıştığımız bir cihazımız daha var. Bu ileri teknolojiler, cerrahi işlemlerde bize çok yardımcı oluyor. Bunun haricinde çocuklar bizim için çok önemli. Bunlara koruyucu tedavi aşılamak lazım ama bazende müdahale etmek gerekiyor. Bunun için de uyguladığımız yöntemler var. Örneğin, ozonla tedavide iğnesiz dolgu yapabiliyoruz. Enjeksiyon tabancasıyla çocuk iğneyi görmüyor, hissetmiyor ve biz onun ağzını uyuşturup her türlü işlemini yapıp evine rahatlıkla gönderebiliyoruz.
Hastalar size en sık hangi şikayetle geliyorlar?
En sık rastladığımız şikayet diş eksiklikleri. Bunun yandaşı olarak karşılaştığımız bir diğer şikayet ise diş apseleri. Çünkü ileri boyutlar da oluyor bu rahatsızlıklar. Tabii estetik açıdan başvuru yapan hastalarımız da var ama bunlar diğerlerine göre daha aza indirgenmiş konumda. Gereksinime göre hareket tarzı belirlendiği için, hasta başvurumuz tabii en çok ağrılı pozisyonda oluyor. Biliyorsunuz,Türk halkı son noktaya gelmeden herhangi bir adım atmadığı için bizde son noktalarda rastlaşıyoruz. Ülkemizde, yurt dışındaki gibi 6 aylık sürelerde kontrol mekanizmamız olsa kuşkusuz daha iyi işler yapılacaktır.